Eğitim Üzerine Bir Demet

Eğitim Üzerine Bir Demet

* TEOG’ DA bir soru için milyonlarca insanı bekletmek ne kadar doğru oldu. Çok basit empati kurun, ev halkını gözünüzün önüne getirin, çocukların yaşadıklarını hissedin, bu böyle olmaz. Koskoca Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bahsediyoruz. Her türlü imkân elinizin altında olacak ve siz yılda iki kere yapılıp, bir kere sıra sonuçları açıklanan bir sınavı açıklayamayacaksınız. Tutulur, ele alınır bir tarafını görmek istiyorum ama göremiyorum. Sonrasında tercihleri 6- 16 Temmuz arasında alacaklar, yerleştirme sonuçları için 14 ağustos beklenecek. Ne kadar uzun bir süre değil mi? Sonrasında 3 dönem boyunca nakil işlemleri yapılacak, en sonuncusunun açıklanma tarihi 7 Eylül. Okullar açılmadan bir hafta önce. Peşinden (ben yazarken tıkandım, veli ve çocuklar ne yapsın) 11 Eylülde, okullar açılmadan sadece 3 gün önce bir nakil çalışması daha yapılacak. Tabii velinin işinin adı ne; kayıt yaptırmış, servisle anlaşmış, yemek işini bağlamış. İptal ettirsin aldığı okul kıyafetlerini iade etmeye çalışsın, yeni okulun kıyafetlerini alsın. Servis için attığı imzayı çözmeye çalışsın. Ölme eşeğim ölme derler. Biz ne zaman prensip sahibi bir toplumda, Allahütealâ’nın vermiş olduğu aklı kullanan bireylerin çoğunlukta olduğu bir toplum olacağız. 2 Yıl önce yerleştirme süreci devam ederken gördüğüm yanlışları bakanlıktaki yetkililere mesaj atıp, faks çekerek tedbir almalarını istemiştim. Müsteşar, müsteşar yardımcıları, genel müdürlere çektiğim mesajlardan sonra sadece biri mesajla dönüp, ilgim için teşekkür etmişti. O gün benim teklif ettiğimi bir buton koyarak, özel okul yerleştirmesini önce yapıp, sonra devlet okulları yerleştirmelerini yapma fikrinin 2015 yılında hayata geçirilmesi, konu hakkında haklı çıkmak, ben size yazmadım mı demek maalesef içimi acıtıyor.

Eleştirirken, doğru yapılanlara da paye vermek gerekmez mi? Elbette gerekir. Sınav sonuçlarını açıklamakta ÖSYM’nin son yıllarda büyük bir atılım içinde olduğunu görmekten de son derece mutluyum. Kurumun yurt dışına sınav yapıyor olması örnek teşkil edecek bir durum değildir de nedir? Darısı MEB ‘in başına demekten kendimi alamıyorum. Mensubu olduğum bakanlığın ciddi bir kan değişimine, kendini bir silkelemeye ihtiyaç duyduğunu düşünenlerdenim.

*Rotasyon olmalı mı? Bu soruya evet olmalı demekte, olmamalı demekte beraberinde bir takım sıkıntıları otomatikman getiriyor. 3 Yılını Van’da, 12 yılını Çorum’da 2+2 için gidip fazladan 10 yıl kalmış bir eğitimci olarak, 15 yılın sonunda memleketine, yaşamak istediği ile gelebilen ben konunun titizlikle üzerinde durulmasına inananlardanım. Bir öğretmenin yeni düzenlemeyle 15 yılda (ki bence çok oldu) bir okul değiştirmesini teknik açıdan doğru buluyorum. Bunun yanında bir semtte ev almış, dünyasını o bölge üzerine kurmuş, çocuğunu içine sinen bir okulda okutan bir eğitimcinin de, yılın doldu boşalt bu bölgeyi yaklaşımına zorla getirilmesini de, doğru bulamadığımı risk alarak paylaşmak isterim. Eğitim bölgeleri arasında çok fark olduğunu yaşadığım illerden de biliyorum. Burada daha zor bölgede çalışanlara hem maddi, hem de hizmet puanı açısından ciddi fark yaratabilecek bir sistemin getirilmesinden yanayım.

*Okullardaki nöbet problemi bir an önce çözülmeyi beklemektedir. Toplu görüşmelerde konunun masaya gelmesini ve çözüm bulunmasını okullarımızdaki milyonlarca öğrenci ve öğretmenler adına istiyorum. Yeni bir soluk olarak kurulmuş sendikamızın sadece öğretmenlerin haklarını değil, tüm eğitim çalışanlarının haklarını korumak için elinden gelen duyarlılığı göstereceğine inananlardanım. Okullardaki yardımcı personel de, üniversitelerimizde eğitimin kalitesini arttırmaya çalışan arkadaş ve ağabeylerimizde ortak noktada eğitimin kalitesini bir basamak nasıl yukarıya çıkarılıra emek vermekteyiz. Temel amacımız, daha yaşanılır bir toplumda, hak ettiğimiz yeri beraberce alabilmek adına olacaktır.

*Uzman ve başöğretmenlik statüsünün bir kere verilip, bir daha verilmemesini bir hak kaybı olarak görüyorum. Bir çok çalışan yılı dolmadığı veya, idarecisinin onaylamadığı müracaatlardan dolayı mağdur oldu. Açılan davaların üst mahkemeler tarafından iptal edilmesinden dolayı öğretmenleri yıllardır mağdur oluyor. Çözüm çok basit: Uzman-Baş öğretmenlik çalışmasının daha proje halinde iken bir genel müdür abimi ziyarete gitmiştim. Yan odada bir çalışma grubunun öğretmenlere ek bir ücret verebilmek adına böyle bir çalışmanın planlandığını birinci ağızdan duyan bir eğitim sendikacısı olarak diyorum ki; eğitim alanında çalışan tüm eğitim gönüllülerine bir seferde bu ücretin verilmesi, kişiler arasında ki adaletsizliğin ortadan kaldırılmasıdır. Burada amaç motivasyonu artırmaksa; müdürler, öğretmenler, yardımcı sınıflarda çalışan hizmetli- koruma görevlisi- aşçı gibi tüm çalışanları kapsaması, bir seferde eşitliğin sağlanmasıdır.

*Ankara’da bir iletişim fakültesinde bir profesör, geçme notunun 60 olduğu bir sınavda öğrencilerine 50 şer puanlık 2 soru sorar. Birinci soru akademik içerikli açık uçlu bir soruyken, ikinci soru, her gün okula giriş yaptığınız kapıda sizin kimliklerinizi kontrol eden güvenlik görevlisinin adı nedir sorusudur. Düşünüldüğü zaman okulun iletişim fakültesi olması, ismi bilenin geçip, bilmeyeninde kalacağı sınavdan öğrencilerde, bizlerde eminim çok ders çıkarabiliriz.

*Yaradan insanoğluna akıl vermiş, doğru yerde kullansın diye. Yoksa vermiş olduğu aklı hinlik için, ria için vermemiş. Ölüm herkese hak, kul hakkına girmemek esastır. Yaradan bizi hakka girenlerden değil, hakkını arayanlardan eylesin inşallah. Yoksa eski arkadaşının yüzüne bakamayan, telefonunu açamayan yüreksizlerden eylemesin. Her şeyden öte haklı olup, haklı olarak ölebilmeyi nasip eylesin. Kendi adıma kimsenin hakkına girmemiş olmayı umud ederken, hakka girenlerin nasıl hesap vereceklerini düşünmelerini haddim olmayarak salık veriyorum. Malum 3 arkadaşa da hakkımı helal etmiyorum.

Dostlar sağlıcakla kala.