Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan iktidarları boyunca eğitim konusunda başarılı olunamadığını ve köklü bir eğitim reformonu ihtiyaç olduğunu ifade etti. Eğitim alanında onca düzensiz yenilik çalışmalarının akabinde yapılan bu öz eleştiri çok kıymetlidir ve yerinde olmuştur. Zira, 2002 yılında başlayan ve bugünlere ulaşan iktidar döneminde 12 Eylülün etkisini mahiyet bakımından değiştirmeye çalışan bir süreci beraberinde getirse de iktidarın eğitim icraatlarına kaynaklık eden temel paradigma ve felsefe maalesef değişmemiştir. Batı Amerika ve Avrupa eğitim işini nasıl gerçekleştiriyor fikri milli bir pedagojik beslenme kültürünün önünü kesmiştir. Ayrıca eğitim bürokrasisinin bitmek bilmeyen heves ve heyecanlarının habire değişmesi ders kitaplarından tutunda sınav sistemlerinin nerdeyse iki yıla bir değişmesine sebeb olmuştur. Netice itibari ile yirmi milyona yakın örgün eğitime dâhil öğrencisi ve bir milyonun üzerinde eğitimci kadrosu ile yüz binleri aşan yan hizmet personeline sahip olan bir eğitim kurumuna sahip olan Türkiye’nin eğitim sisteminin sorunları mutlaka olacaktır. Bu sorunlar dün de vardı, bugün de var, yarınlarda da olacaktır. Türkiye’de sıfır sorunsuz bir eğitim sitemi ummak, bir bakıma ihtiyaç duyulan çözümlerin yaşanan sorunların içinde gizli olduğunu hesaba katmamaktan gelir. Aslına bakılırsa eğitim alanında her zaman yenilenme ve daha ileri doğru yürümek, karşılaşılan sorunların içindeki mevcut çözümleri bulmakta saklıdır. Yani ilk önce yapılması gereken sorunların tespitidir. Sorunlar tespit edildikten sonra ise hiçbir sorunun üzerini kapatmadan çözüm için cesaret ve kararlı bir şekilde üzerine gidilmesidir. Bu kapsamda yapılacak eğitim reformunun başarıya ulaşabilmesinin ilk şartının bu reformu yapacak olan kadroların -maalesef bugüne kadar tam anlamıyla yapılamayan ancak bundan sonra yapılmasını arzu ettiğimiz- liyakat ve ehileyet sahibi kimselerden seçilmesidir.
Adınız Soyadınız
E-Posta
Girilecek rakam : 629423
Lütfen yukarıdaki rakamları yazınız.